Belgesel için çalışmalar 1998 yılından beri sürdürülüyor. İlk kuyu/sarnıç dalışları 1998 yılında Levent Karataş, Ozan Çokdeğer, Kenan Ergüç ve Engin Aygün’den oluşan dalış ekibi ile gerçekleştirildi. Elde edilen veriler ışığında araştırmalar sürdürüldü. Çalışmalara, kubbenin restorasyonu için kurulan iskelenin, dehliz ve kuyuların bir kısmının girişlerini kapatması yüzünden, ara verildi.

2009 yılında yeniden Ayasofya’ya dönüldü ve Ayasofya dehlizlerinde keşif gezileri yapıldı. Yaman Özakın, Emrah Çoraman, Barış Kurt, Pelin Kurt ve Aydın Menders’ten oluşan mağaracı ekibiyle birlikte gerçekleştirilen keşif çalışmaları sırasında, Ayasofya hakkındaki bir çok saklı kalmış gerçek ortaya çıkartıldı.

Elde edilen veriler ve gerçekleştirilen araştırmalar ışığında, sadece yer altı ile ilgili değil, yer üstü ile de ilgili bazı önemli buluşlar yapıldı. Belgesel, bir çok efsaneyi sınayarak, gerçek olmadıklarını ortaya çıkardı ama, bir çok yeni soruyu da hayata getirdi.

Örneğin; var olup olmadığı konusunda bir çok kaynakta farklı görüşlerin dile getirildiği Hipoje
odası bulunarak, çekimleri gerçekleştirildi. Ayasofya’nın altındaki “içinde kalyon gezecek
büyüklükte bir sarnıç” konusuna açıklık getirildi. Kuyularda, arananlar bulunamadı ama
beklenmeyen nesnelerin yanında bir de sürprizle karşılaşıldı. Ayasofya’da, hiç kimsenin
bilmediği bir yerde gömülü olan ve hakkında hiçbir literatür bulunmayan bir ceset/iskelet
bulundu. Binada neden merdiven yerine rampalar bulunduğu konusuna açıklık getirildi vs.
vs.
Araştırmaların çapı, sadece Ayasofya ile sınırlı kalmadı. Ayasofya’nın altından çıkan ve
İstanbul’u dolaştıktan sonra, Prens Adaları’na uzanan tünel konusunda sınamalar yapıldı.
Ayasofya’nın altındaki tünellerin çökmeler ve yapılaşmalar yüzünden kör kalabileceği kabul
edildi. Diğer uçtaki kalıntıların bulunabilmesi için, Kınalıada’nın (Kınalı’da mı daldık Heybeli’de
mi?) tüm çevresinde, araştırma dalışları gerçekleştirildi.

Eldeki görüntüler ve bilgiler bir araya getirildi, fakat tünellerde yapılan çekimlerin kalite olarak yetersiz kaldığına karar verildi. Ekipler tekrar toplandı. 2012 yılı Aralık ayında, 2 yıl boyunca mağaracılık eğitimi alan yönetmen Göksel Gülensoy, mağaracı ekibiyle birlikte keşif gezisine katıldı. 10 – 17 Aralık 2012’de yapılan çekimlerde, dehlizlerle birlikte Ayasofya’nın bahçesindeki kuyulara da girilerek, yeni kameralarla daha net ve detaylı çekimler gerçekleştirildi. Bu belgesel, sadece belgesel seyircisini değil, bilim dünyasını da aynı derecede ilgilendirdiğinden, kolay kolay girilemeyecek bu mekanların ve buluntuların mümkün olan en detaylı görüntüleri alındı.